19 Ocak 2013 Cumartesi

Kürk Mantolu Madonna



Beğeniyle karşılanan “Kürk Mantolu Madonna” romanında konu alınan olaylar bütünü, yazarın yaşamındaki kesitlerden esinlenilerek yazılmıştır. Aşk ve yalnızlık temalarının işlendiği roman, Raif Bey’in yaşadıkları üzerine kurulmuştur. Raif Bey gibi yazar da Almanya’ya gitmiş ve orda bir kadına vurulmuştur. Aklından çıkmayan bu bayan için bir roman yazmaya karar vermiş ve yaşadığı olayları Raif Bey’e aktarmıştır. Yazar, yaptığı bir röportajda bu durumu şöyle açıklar:
“Almanya’da Frolayn Puder isminde bir hatuna ziyadesiyle aşıktım. (Bu kadın
arkadaşlar arasında 28 namıyla meşhurdur.) O zamanlarda ise Berlin’de şu meşhur Deli şarkıcı
filmi oynamıştı ve oradaki “Sonny Boy” şarkısı herkesin azında idi. Şimdi bunu mırıldanınca
sisli ve yağmurlu teşrinievvel günlerinde 28 ile müzelere veya sinemaya gidişim aklıma gelir.
Yolda mütemadiyen kızcağızın yüzüne dalar, önümü görmezdim, o da hafif bir tebessümle
başlını bana doğru çevirerek bu salaklığımı mazur gördüğünü anlatmak isterdi. Aşık olduğum
kimseler arasında bana bu kadın kadar iyi muamele edeni olmamıştır. Parmağının ucunu bile
koklatmadığı hâlde beni kırmaz, aramızda genişlemeyen ve daralmayan muayyen bir mesafe
muhafaza etmesini gayet iyi bilirdi” *
                Anlatıcı orta yaşlarda, Ankara’da yaşayan yalnız ve işsiz bir adamdır. Bir gün eski okul arkadaşına rastlar. Arkadaşı bir şirketin müdürü olmuştur ve onu işe alır. İş yerinde tanıştığı Rasim Bey pek konuşkan biri değildir. Raif Bey’in çizdiği bir resim, onunla tanışma duygusunu ateşler ana kahramanımızda. Her geçen gün onun hakkında farklı şeyler öğrenmeye başlar. Bir gün evine ziyarete gider ve ziyaretlerin ardı gelir. Raif Bey ölümünden önce günlüğünü ona verir ve yakmasını ister. Kahramanımız da bir kere okuyup sonar yakmak istediğini söyler ve okumak için izin alır. Kitabın ikinci bölümü Raif Bey’in günlüğünden anlatılır.
                Raif Bey, sabun üretimini öğrenmek için Almanya’ya gider. Bir pansiyona ve hemen fabrikada işe başlar. Bir resim galerisinde gördüğü “Kürk Mantolu Madonna” adlı tabloyu çok beğenir ve her gün seyretmeye gider. Daha sonra tablonun yaratıcısı Maria Puder’le tanışır. Zaman geçtikçe birbirlerine olan aşkları artar. Bir gün Raif Bey Türkiye’ye dönmek zorunda kalır ve Maria Puder’i bırakır. Uzun bir süre mektuplaşırlar. Sonraları Raif Bey mektup alamaz ve çok üzülür. Maria Puder’in kendisini terk ettiğini düşünür ve başka bir kadınla evlenir. Çok geniş bir aile yaparlar fakat Raif Bey mutlu değildir. Bir gün Maria Puder’in bir akrabasıyla karşılaşır ve ona Maria Puder hakkında sorular sormaya başlar. Akrabası, Maria Puder’in doğum sırasında öldüğünü söyler ve yanındaki kızı gösterir. Raif Bey o kızın kendi çocuğu olduğunu anlar.
                Anlatıcı kitabı okumayı bitirir ve tablonun olduğu galeriye gider. Galeriyi bulamaz fakat vazgeçmek istemez. Bir tablo görür ve izlemeye başlar. Onunla birlikte bir kız da tabloya bakmaktadır. Bir kaç gün boyunca ikisi de tabloyu izlerler ve anlatıcı, kızın Raif Beyle bir ilgisi olduğunu anlar. Kızın yanına başka bir adam gelir, biraz sohbet ederler ve adam günlük yazmaya başlar. Anlatıcı o zaman anlar bir tablo insanların hayatını ne kadar değiştirebilmektedir.






*Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi Cilt: 5 Sayı: 20 
                  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder