Örneğin acıya duyarlılık sabah saatlerinde yüksektir. Gün ilerledikçe acıya duyarlılık azalır. Kalp krizine yakalanma riski en çok sabahın ilerleyen saatlerine rastlanır. Biyolojik ritmler, kadınların adet dönemleri gibi haftalara yayılabileceği gibi, aylara ve mevsimlere de yayılabilir. Bir çok hayvan türü yılın belli mevsimlerinde göç eder ve yalnızca yılın belli zamanlarında çiftleşir. Sabahın erken saatlerinde hormonlar ve nörotransmitterler bedeni uyanık duruma getirmek için etkinleşiyorlar. Bazı enzimlerin döngüsü 24 saat boyunca % 400 değişkenlik gösterebiliyor. Bağışıklık sistemimizin de günlük bir ritmi var. Örneğin bakteriyel bir enfeksiyona yakalandığımız zaman ateşimiz genellikle öğleye doğru yükselir. Virüse bağlı hastalıklardaysa akşama doğu ateş yükselmesi olur.
Acıya dayanıklılık ve duyarlılığımız da gün içinde değişiklik gösteriyor. Sabahın erken saatlerindeki diş ağrıları, öğleden sonraya göre dört kat daha güçlü oluyor.
Gönüllü deneklerin 60 saat boyunca hiçbir şey yatırılmadan sürekli yattığı araştırmalarda iki tane 12 saatlik periyottan oluşan 24 saatlik ritmimizin yanı sıra, 4 saat süren ve gün boyunca tekrarlayan ikinci bir ritmimizin daha olduğu ortaya çıkmıştır. Bebekler ve hayvanlarda olduğu gibi, gün boyunca 4 saatte bir denekleri uyku bastırdığı gözlenmiştir.
Beden sıcaklığımızda da biyolojik saatte göre değişiklik göstermektedir. Gün içinde biyolojik saatimiz hangi vücut sıcaklığını gerektiriyorsa zamanın akışını da ona göre algılıyoruz. Vücut sıcaklığımızın yüksek olduğu zamanlarda zaman daha yavaş geçiyor. Hasta yatağından ateşler içinde yatan birine birkaç dakika bile uzun gelebilir. Oysa serin bir kır gezisinde zamanın farkına bile varmadan nasıl ilerlediğine tanık olur insan.
Kısacası gün 24 saattir ve biz 24 kez değişiriz.
Bunun sağlığınız ve kendinizi tümüyle iyi hissetmeniz açısından anlamı nedir? Biyologlar, doktorlar ve farmakologlar bu olağanüstü duruma kronobiyoloji adını veriyorlar.
Öyleyse şimdi bir gün içinde vücut fonksiyonlarımızın nasıl değiştiğini görelim.
06.00: Kortizon salgılanmasıyla organizma uyanır. Bu uyanma vücut için kendini yavaş yavaş kalkmaya hazırlama işaretidir. Metabolizma hareketlenir ve o günün işleri için enerji ve protein hizmete hazır olur.
07.00: Vücut hala zayıf bir safhadadır. Bu nedenle bu saatte spor yapmaktan kaçının. Çünkü kalbe ve dolaşıma gereksiz yere yüklenilmiş olur. Spor yerine güzel bir kahvaltı edin, çünkü sindirim organları bu saatte iyi çalışır: Karbonhidratlar bizim için yararlı olacak enerjiye çevrilir (geceleri ise yağa).
08.00: Bu saat cinsellik için en iyi zamandır, çünkü bezler fazla miktarda hormon salgılarlar. Romatizması olanlar uzuvlarındaki ağrıyı gün boyu daha kuvvetli hissederler. Sigara tiryakileri için de durum farklı değildir. Kahvaltı sigarası damarları her zamankinden daha fazla daraltır ve zararlıdır. Nikotinin insan sağlığına en fazla zarar verdiği saattir.
09.00 : Vücudun dinç, kuvvetli olduğu saattir. Herhangi bir hastalık için iğne olacaksanız, bu en doğru zamandır. İğnenin ateş ve şişme gibi yan etkileri ender olarak görülür. Vücudumuz röntgen ışınlarına karşı daha dirençlidir. Röntgen çekimi için en uygun zamandır.
10.00: Organizma şimdi faaliyete, harekete hazır durumdadır: Fazla enerjiktir, vücut en yüksek ısısına ulaşmıştır, verimliliğimiz en üst düzeydedir. Kısa süre belleği iyi durumdadır. İnsan yaratıcı ve dinamik olur. Fakat dikkat edilecek nokta şudur: Saat on, on iki arası enfarktüs olaylarına sık rastlanır.
11.00 : Vücudumuzun tam formunda olduğu bir saattir. Kalp ve dolaşım o kadar zinde durumdadır ki, yapılan muayenelerde kalpteki bir bozukluk gözden kaçabilir. Verimli olmaya programlanmışızdır. Sanki savaşa hazır durumda gibiyizdir. Hazır cevabızdır ve özellikle hesap işleri, matematik ödevleri rahat ve iyi bir şekilde hiç zorlanmadan yapılabilir.
12.00: Vücudun dinlenmeye ihtiyacı vardır. Dikkat azalır ve uyku basar. Midedeki asit miktarı fazlalaşır (hatta bir şey yemesek bile), beyindeki kan azalır, çünkü kan sindirim organlarını desteklemesi için mide tarafından kullanılır. Öğle uykusu uyuyabilen kişide istatistiklere göre enfarktüse yüzde 30 oranında az rastlanır.
13.00: Vücut formdan bir hayli düşmüştür. Verimlilik gün ortalamasının % 20 aşağısındadır. Bütün organlar en alt düzeyde çalışır. Sadece safra, öğle yemeğini hazmettirmek için faaliyettedir.
14.00: Kendimizi bitkin hissederiz, çünkü tansiyon ve hormon düzeyi düşmüştür. Diş hekiminden korkan kişi doktordan bu saatte randevu almalıdır. Çünkü bu saatte acıyı daha az hissederiz. Lokal anestezi uzun süre devam eder (30 dakika). Sabahları bu süre 12 dakika, akşamları ise 19 dakikadır.
15.00:Yeni işlere hazır olun. Enerjimiz geri gelmiştir, belleğimiz tam formundadır. İkinci kez verimliliğe yaklaşırız, gerçi bu verimlilik sabahkinden azdır.
16.00:Spor faaliyetleri için en iyi saattir. Tansiyon ve dolaşım çok iyi durumdadır. Antrenmanlar için de en iyi zamandır. Asit önleyici ilaçların etkisi bu saatte çok iyidir.
17.00: Organların faaliyeti üst düzeydedir. Kuvvetimiz artar, oksijenin harcanması fazlalaşır. Böbrekler ve mesane özellikle çok çalışır. Tırnakların ve saçın en çabuk uzadığı zamandır. Fakat mide ülseri olan hastalar için durum kritiktir. Öğleden sonra geç saatlerde ve akşamın ilk saatlerinde midedeki asit miktarı fazlalaşır. Saat 17´ye doğru mide kanamasından dolayı hastanelere gelenlerin sayısı artar.
18.00: Akşam yemeği için iyi bir saattir: Pankreas bu saatte özellikle aktiftir. Karaciğer bile alkole karşı her zamankinden daha hoşgörülü ve dayanıklı sayılabilir.
19.00: Tansiyon ve nabız genelde bu saatte tembelleşir. Bu nedenle; tansiyonu düşüren ilaçlar konusunda dikkatli olmalısınız. Bu ilaçlar tehlikeli olabilirler. Sinir sistemi üzerinde etkili olan ilaçların tesir derecesi de bu saatte oldukça fazladır.
20.00: Karaciğerdeki yağ düzeyi düşer ve harcanmış kan kalbe tekrar her zamankinden daha fazla akar. Alerjisi olanlar ve astımlılar ilaçlarını bu saatte almalıdırlar. Etkisi hemen görülür. Antibiyotikler de az dozda alınsa bile etkileri en üst düzeyde olur.
21.00: Sindirim organlarının günlük görevi sona ermiştir. Davetleri sevenler dikkatli olmalıdırlar. Yenen her şey midede sabaha kadar hazmedilmeden kalır. Ve bu durum tehlikelidir. Kalan yemekler bağırsak sahasındaki mukozaya hücum eder. O yüzden bu saatte özellikle kilolu olanlar yemek konusunda dikkatli davranmalıdırlar.
22.00: Bu saatte vücudumuzun polisi akyuvarlar özellikle aktiftir. Sayısı azaltılması gereken ilaçlar için bu çok elverişli bir saattir. Bu ilaçlar yanlış zamanda alındığı takdirde enfeksiyon tehlikesi fazlalaşır. Sigara içenler de son sigaralarını içmelidirler, çünkü bu saatten sonra vücut nikotin gibi zehirleri daha zor atar.
23.00: Organizma gün boyunca aktif bir şekilde faaliyet gösteren stres hormonu salgılamasını durdurur. Bu saatte sakinleşiriz, rahatlarız, gevşeriz. Tam dinlenme saatidir. Metabolizmanın faaliyeti en alt düzeydedir. Tansiyon, kalbin frekansı ve vücudun ısısı düşer. Gebelerde doğum sancıları çoğu zaman bu saatte olur. Çünkü sancıya neden olan hormonların salgılanması üst düzeydedir.
24.00: Uyuduğumuz sırada deri hücreleri durmadan çalışır. Gündüzde olduğundan daha sık bölünürler. İlk rüya safhası bu saatte başlar ve ilk yarım saat içinde rüya görmeye başlarız.
01.00: Verimliliğimiz en alt düzeydedir. Bu saatte hala çalışanlar hata yaparlar, dikkat son derece azalır. Çünkü vücut kendini uyumaya programlamıştır. Kısa sürede en derin uykuya dalınır.
02.00: Araba sürenler bu saatte dikkatli olun. Yolda olanlar arabayı çok dikkatli sürmelidirler. Çünkü görme zayıflar, görünenlere karşı tepki yavaşlar. Bu nedenle trafik kazaları da bu saatte olur. Vücudumuz soğuğa karşı aşırı derecede hassastır. Çabuk üşürüz. Fakat derimiz acıya karşı fazla hassas değildir.
03.00: Bedensel ve ruhsal olarak karanlık bir safhadır bu. Melatonin hormonunun salgılanması bizi tembelleştirir ve oldukça kararsız yapar. İntihar vakalarının çoğunun bu saatlerde meydana gelmesi dikkat çekicidir.
04.00: Stres hormonundan enerji kazanırız. Enfarktüs krizleri saat dört ile altı arasında özellikle fazladır. Çünkü tansiyon oldukça fazla yükselir, kalp damarları çabuk gerilir. Hamile kadınlar için de değişik bir durumdur bu. Çünkü yapılan araştırmalara göre bebekler daha çok saat dört ile beş arası dünyaya gelir.
05.00: Bu saatte vücuttaki erkeklik hormonu çok fazla salgılanır. Stres hormonunun konsantrasyonu bizi faaliyete geçirmiştir. Bu hormon gündüz değerinin tam altı katına çıkar. Yani hormon salgılaması en üst düzeye çıkmaya hazırlanmaktadır. Vücudumuz harekete geçer, kaybolan enerji yeniden geri gelir. Artık yeni bir güne başlamak için vücudumuz hazırdır.
kaynak:http://www.haber7.com/
Gördüğünüz gibi biyolojik saatimiz bize hiçbir iş bırakmıyor tik tak tik tak işliyor. Bu genellemenin yanısıra herkesin kendine has biyolojik saatinin olduğuna inanan biriyim. Mesela ben bir gece insanıyım. Biyolojik saatim geceleri daha tıkırında işliyor gibime geliyor. Tüm bu bilgi yumağının üzerine sizde günün hangi saatlerinin size daha çok hitap ettiğini öğrenmek istiyorsanız aşağıdaki eğlenceli testi yapabilirsiniz. Ben yaptım ve sonuç bire bir örtüşüyordu benimle. Size de tavsiye ederim. (:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder