13 Aralık 2011 Salı

ACIMAK ROMANININ ÖZETİ


Zehra, kitabın kahramanı, mektebin başöğretmenidir. Yeni eğitim öğretimin bütün gereklerini yerine getirir,
öğrencilerle bire bir ilgilenir; ancak öğrencilerin yaptıkları yanlışları asla affetmez.İçinde hiç acıma duygusu hissetmez. Maarif ( Milli Eğitim) Müdürü de Zehra’nın bu özelliğinden çok muzdariptir. Müdür, çeşitli zamanlarda Zehra'yı uyarmış olmasına rağmen onda hiçbir değişiklik görmemiştir.
Maarif Müdürü Tevfik Hayri ile Vekil Şerif Hayri Bey Zehra’nın okulunu ziyarete giderler. Şerif Hayri Bey Zehra’ya babasının hasta olduğunu, bu nedenle İstanbul’a gidip babasını görmesini ister; fakat Zehra babasının olmadığını, o kişinin başka birisi olabileceğini söyler.
İki gün sonra Maarif Müdürü’ne bir telgraf gelir. Zehra’nın babası Mürşit Efendinin ölmek üzere olduğunu, muallimin hemen yola çıkmasını bildirir. Müdür Zehra’yı çağırtarak hemen gitmesini ister. Fakat Zehra yine karşı gelir. Müdür fazla üstelemez. Biraz sonra hazırlanmış, elinde çantasıyla Zehra gelir ve gitmeye karar verdiğini söyler.
Zehra İstanbul yolunda babasının ailesine yaptıklarını annesini, ablasını ve anneannesini nasıl öldürdüğünü ve en sonunda da kendisini bir yatılı okula verip hiç arayıp sormamasını düşünür. İstanbul’a varır. Eski komşuları Vehbi Bey kendisini karşılar. Niçin daha önce gelmediğini, babasının “Zehra, Zehra” diye öldüğünü söyler. Eve vardıklarında babasının başında birkaç kadın vardır. Babasını görmek istemez. Kendisine babasının eşyalarının bulunduğu sandığın anahtarı verilir. Aslında bunu hiç istemez fakat sandığı açar, içinde bir günlük vardır. Günlüğü okumaya başlar. Babasının ilk memuriyet yıllarını, annesiyle evlenmesini, anneannesinin davranışlarını okur.
Zehra daha önce bildiği şeylerin hepsini tam tersi olduğunu öğrenir.Aslında bu olaylarda bütün suçlunun annesi ve anneannesi olduğunu anlar. Bundan sonra içinde bir acıma duygusu oluşur.Hemen gidip babasının ayağını öper.Birkaç gün sonra okuluna tekrar döner ve artık Zehra’nın hiçbir eksiği kalmamıştır.Acımayı öğrenmiştir.
Reşat Nuri GÜNTEKİN

KUANTUM İSİM ANALİZİ

İsmimizdeki harflerin karakterimiz üzerinde etkilerinin olabileceği hiç aklınıza gelmiş miydi? Analizciler kullanmış olduğumuz her harfin, sesin bir frekans yaydığını ve bu durumun bizin elektromanyetik alanımızı etkilediğini söylüyor. Ayrıca isimlerin baş harfinin çok önemli olduğuna dikkat çekerek “İsim A harfiyle başlıyorsa, kişinin algılaması yüksek, atılgan bir enerjiye sahip. B harfiyle başlıyorsa mücadeleci ve önsezileri güçlüdür. İsmi F ile başlayanlar güvenilir yapıya sahip olur. G ile başlıyorsa kıskanç ya da inatçı bir kişilik söz konusu. V harfi olan isimler başına buyruktur, bildiğini okur, dikkafalıdır. N sağduyu, P saygınlık, L ve S sanatçı, yaratıcı kişilik, T ticari yetenek ve kültürel birikimdir.” diyorlar. İşte isminizdeki harflerin karakterinizde yaratacağı etkiler ile ilgili bir çalışma..Ama nedense j harfi dışında pek kötü bir şey  yok..Yani eminim pek çoğumuz aaaa tıpkı ben diyecek:))

A: Atılgan-enerjik
B: Ön sezileri kuvvetli
C: Konuşma ve yazma yetenekleri olan
Ç: Zevk sefa düşkünü
D: Üstün güçlere sahip
E: Sıkıntılardan kurtulmak için mücadele eden
F: Uysal, güvenilir
G: İnatçı kişilik, gerginlik
H: Sakin ve durağan
I: Hassas
İ: Kırılgan
J: Kaprisli ve kıskanç
K: Başarılı, unvan sahibi
L: Sanatsal yeteneğe sahip
M: Ticarete yatkınlık
N: Sağduyulu
O: Gizliliği sever
Ö: İçine kapalı
P: Kendinden emin
R: Sert yapıya sahip
S: Hayalperest
Ş: Çok üretken ve güçlü
T: Duygularını zor açabilen
U: Durgun, çok ağır hareket eden
Ü: Başarısı sürekli engellenen
V: Kendi içine dönük, umursamaz
Y: Geçmiş üzüntüleri sürekli yaşarlar
Z: Bilimsel açıdan, okumayı seven.

ACUN İSMİ PARA GETİRİR

Yaygın isimlerden biri olan Mehmet için
 “M harfi mal ve mülk getirir ancak Mehmet yaşamda hayal kırıklıklarıyla karşılaşır. Üzüntüyle sevinci bir arada yaşar. Asiyelerin genelde hayatları hüsranla geçiyor. Füsunlar ya evlenemiyor ya da evlilikte sıkıntı yaşıyor. Acun ismi para getiren bir isim. Bir ismin içinde gül geçiyorsa, Güler, Nilgün, Gülay gibi bir türlü gülemiyor.”

Peki, ismimizin getirdiği olumsuzluklardan kurtulmak mümkün mü? Analizcilere göre mümkün. Kişiye soyağacı da incelenerek isim analizi yapılıyor. Sonra ulaşmak istediği şeylere bağlı olarak yeni bir isimle olumlu etkileri ortaya çıkarabiliyorsunuz.

mesela,

İbrahim Tatlıses, İbrahim Tatlı olarak kalsaydı yükselemezdi. Soyadına iki S birden eklenince proje üretme, sanatçılık geldi. Bu Seda Sayan için de geçerli, bir sanatçı için çok ideal bir isim.

Hayata üreterek başlamış

İçinde S harfi ve dolayısıyla proje üretme var. Üstelik S başta. Yani Sezen hayata proje üreterek başlıyor. Üzüntü ve sevinci beraber yaşıyor, duyguları inişli çıkışlı. İsminde Z harfi olanlar hep öğrenmek ister. S ve U harfleriyle evren proje konusunda sürekli onu destekliyor. Bu, içinde su geçen bütün isimler için geçerli.

Deniz Baykal duygusal

D harfi aslında özel yetenekleri olan kişilerde bulunur ancak hemen akabinden gelen E harfi nedeniyle başladığı işi tam olarak bitirmek konusunda engellerle karşılaşıyor. Sağduyulu ancak duygusal tepkileri oluşuyor. Z harfi kültürel ve bilgi birikimini gösterir. Ancak Deniz’de onu yukarıya taşıyacak bir harf yok. Baykal ise kariyer yaptırır. Önsezileri, cesareti, algılaması yüksek, dirayetli, düşer yine kalkar.

Başbakan Erdoğan ‘doğal’ otorite

Recep ismi üzüntüyle sevinci beraber yaşamak, saygınlık ve önü açıklık gibi özellikleri beraberinde getiriyor. ‘Tayyip’ adında ticaret ve parayla ilgili yetenek, algılama ve atılganlık yüksek. P harfi saygınlık getiriyor. Eğer aile içinde bu ismi kullanıyorsa ailevi konularda çok duygusal. Erdoğan soyadı istikrarlı, inatçı ve tuttuğunu koparan bir yapıya sahip. Başbakan Erdoğan’ı zirveye getiren harf P. Bu harf nedeniyle doğal otorite, doğal idareci. Başbakanlıkta değil özel bir şirkette de görev alıyor olsaydı yine başta olurdu.

Abdullah Gül’ün önsezileri yüksek

Abdullah çok güzel bir isim. Üstelik ismindeki U, soyadındaki Ü harfinin olumsuz enerjisini ortadan kaldırdığı için gülmeme durumu yok. Algılaması, önsezileri, dirayeti çok yüksek. Bir olayı başlatıp devam ettirme gücü yüksek. İki L var, bu sanat yeteneği, yaratıcılık özelliği katıyor. Sona H harfi geldiği için başarıyı yakalayabiliyor. Cumhurbaşkanı’nın soyadından Ü’yü çıkarırsak geriye inatçılık ve sanatçı yanı kalıyor.


alıntıdır

25 Kasım 2011 Cuma

Melatoninim Zirve Yaptı - Yani Mevsimsel Depresyondayım :|



Eğer son günlerde bir sinir harbi içerisindeyseniz, Allaaaahhhh'ımmm çıldıracaaaaıımmmm diye ortalarda dolaşıyorsanız ''mevsimsel depresyon (Seasonal Affective Disorder-SAD)'' denen illetin pençesine düştünüz yada düşmek üzeresiniz.

Bahar çocuğuyum ben. En sevdiğim mevsimde ilkbahardır bu yüzden. Tüm o dengesizliklerine

 rağmen seviyorum baharı. O ağaçlar çiçeklendi mi, karıncalar yuvalarından çıktı mı nasıl bir mutlu oluyorum anlatamam.

Malum kış kapımızda soğuk sonbaharı yaşıyoruz

şu günlerde. Artık güneş ışınları iyice azaldı. Doğadaki gözle görülür canlı sayısı da azalmaya başladı dolayısıyla. Börtü böcekler - çiçekler yakın zamanda kabuklarına çekilecekler. Bahar çocuğu olarak bu durum mutsuz ediyor beni.

Neden mutsuzum diye ortalarda dolanıyorken melatonin ve serotonin hormonumsularıyla tanıştım.

Bir çikolata sever olarak damarlarımdaki serotoninin farkındaydım zaten. Serotonin beslenme yoluyla etkilenebilen tek nörotansmitterdir. Mutluluk artırıcı depresif azaltıcı etkileri de göz önüne alındığında her bayan gibi dibe vurunca tatlı krizine girerek dengeleyebiliyordum serotonin miktarımı ve buna bağlı olan mutluluk derecemi. (:

Amaa amaaa gel geleliimm melatonineee.... O melatonin yok mu o melatoninnnnn.... Bu melatonin bir tür etanoamidmiş ve ışığa karşı duyarlıymış. Genelde 23.00 - 05.00 saatleri arası salgılanıyor yani gün ışığının iyice etkisini kaybettiği zaman diliminde. Melatonin geceleri - karanlıkta artıyor yani tam bizlerin uykuda olduğu zaman diliminde. Melatonin artması zaten kişiyi isteksiz, uykucu, az enerjik, yorgun, bitkin hissettiriyormuş. Normalde gündüzleri gün ışığının artmasıyla melatonin hormonu azalıyor ancak kışları işte gün
ışığı gündüzleri de yetersiz olduğu için kişi yeterince gün ışığını özümseyemiyor böylece o yorgun bitkin ruh halinden kurtulamıyor.

Eeee bu bir gün değil iki gün değil bir yorgun iki bitkin derken ver elini depresyon işte. Bir daha mevsim bahara dönene kadar da geçmiyor. :(

Sonuçta bu da bir hastalık dolayısıyla mevsimsel depresyonum geldi diyip rapor alabilsek hatta kışları ayılar

gibi kış uykusuna yatabilsek keşke. (: Günün birinde ayıları bu kadar iyi anlayabileceğimi hiç düşünmemiştim. :P

Sağlıkla kalın blogcanlar...


Not: Arşivden (:

28 Ekim 2011 Cuma

CUMHURİYETİMİZİN 88. YILI KUTLU OLSUN

Büyük Cumhuriyetimizin 88. yılını bir yanda terör bir yanda deprem felaketiyle biraz buruk kutluyoruz.
Bu bayramı bize yaşatan başta Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK olmak üzere bütün şehit ve gazilerimizi şükranla anıyoruz.
CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!