ESKİCİ VE OĞULLARI ROMAN ÖZETi,ESKİCİ VE OĞULLARI ROMANININ ÖZETİ,ESKİCİ VE OĞULLARI ORHAN KEMAL KİTAP ÖZETİ,eskici ve oğulları romanı,eskici ve oğulları romanının kahramanları,eskici ve oğulları romanının konusu
Topal Eskici,
Trablus’ta savaşırken sol bacağını kaybeder. Kendisi gençliğinde kundura tamirciliği ve demircilik öğrenmiştir. Kurtuluş Savaşı bittikten sonra bir süre eskicilik yapar. İşleri gayet iyidir. Bir zaman sonra kunduracılık üzerine işler tasarlar. Bunun üzerine Çukurova’nın zengin köylerinden birine göçer. Eskicilikten bıkmıştır. Taşındığı köyde demir araçların onarımıyla uğraşacaktır. İşler bir süre iyi gider. Ancak İkinci Dünya Savaşı bitip de renk renk, biçim biçim traktörler ülkeye ve Çukurova'ya gelmeye başlayınca Topal’ın işleri bozulur. Memleket ziraatinin işi bundan böyle Amerikan makineleriyle görülecekti. Orta Çağdan kalma köhne demirci dükkanlarına artık ihtiyaçları yoktu köylünün. Sonunda köyle ilişiğini keser kentin yolunu tutar. Kent hızlı bir biçimde değişmektedir. Yeni apartmanlar, oteller, asfalt yollar…Ve Topal burada yeniden eskiciliğe başlar.
Büyük oğlunun çalıştığı fabrika işi paydos edince ve büyük oğlu üç çocuğuyla ortada kalır. Geçim derdi büyük bir yüktür, geçinmek adamakıllı güçleşir. Baba ve iki oğul küçük eskici dükkanında çalışmaktadır; ancak bu küçük dükkan dokuz boğazı beslemiyordur. Bu yüzden Topal, ara sıra küçük oğlu Ali'ye büyük oğlu Memet'in yeni bir iş bulması gerektiğini söylediği bir sırada büyük oğul bu lafları işitir.
Babasının küfürlerinden ve başının çaresine baksın sözlerinden bıkan büyük oğul tohumlu pamuk toplamaya karar verir. Küçük oğul da katılır ona. Oradan kazanacakları paraları düşlemeye başlar. İyi bir paa kazanıp kışın ağasıyla kendi hesaplarına açsalar eskici dükkanını… Hiç olmazsa vara yoğa bağırıp çağırması, pis pis küfürleriyle babası yoktur başlarında. İki kardeş, güle oynaya, çalışır akşamları da sazlı sözlü eğlenirler. Dükkanda kapanıp kalmak zorunda değildirler. Haftada bir iki gün kafaları çekseler, geri kalan günlerde sinemaya, tiyatroya gider; vakit geçirirler.
Madem eskicilik fosladı, işi ısmarıççılığa, toptancılığa dökerler. Dükkanım var makinem var, kalıplarım her bir şeyim tamam.Eksik olan sermaye mi? diye düşünen Topal Eskici, oğullarıyla birlikte pamuk toplamaya giderse, hep birlikte çalışarak istedikleri sermayeyi sağlayabilaceklerine inanır. Böylece Çukurova'da pamuk (kütlü) toplamaya hazırlanırlar.
Bir sabah boyaları dökük bir kamyon gelir; bütün mahalle kapılara, pencerelere dökülmüştür. Ailenin kızı Zeliha ise bu gidişi hiç istememektedir. Ancak kamyoncunun muavini Ünal'ı görünce hemen içinden bir şey akar ona karşı. Ünal da Çukurova'ya varınca ustasıyla kavga eder ve eskicinin ailesiyle beraber kalmaya ve pamuk toplamaya başlar. Dokuz kişilik aile pamuk toplamak için yola düşer. Çukurova'ya varır varmaz çadırlarını (alaçıklarını) kurarlar. Çukurova sarı sıcak, sivri sinekler… Hepsi sıtmaya yakalanır. Önce Topal başlar şikayete. Kötü çalışma koşulları, yoksulluk, sıtma aileyi birbirine düşürür:Topal karısı ve kızıyla ve tabi ki yanlarındaki Ünal'la doğru düzgün kütlü toplamadan evlerine dönerler.
İki oğul güçleri yettiğince dayanırlar. İşin acemisi olduklarından fazla pamuk toplayamazlar. Topladıkları pamuk aldıkları avansın ancak yarısını karşılar. Şimdi ne yapacaklardı? Şehre birkaç kuruş parayla dönüp tekerlekli dükkan açmaktan geçmiş, borçlarını nasıl ödeyeceklerini, bu işin içinden nasıl çıkacaklarını düşünüyorlardı. Bu sıralarda pamuk toplamak için başka insanlar da gelir. Bunların arasında Zeynep isimli bir kıza karşı Ali'nin gönlü kayar.
Bundan böyle küçük oğlu da bugün bulduğunu bugün yiyordu. Sonunda küçük oğul da büyük oğul ve ailesi de, hasta, bitik, nerdeyse ölüm döşeğinde, Zeynep ile birlikte kente dönerler. Topal’ın babalık duyguları coşar, varını yoğunu çocukları için harcar. Eskici dükkanını olduğu gibi devredip borçlarını öderler. El elde, baş başta kalmıştır. Dokuz kişiye ekmek yediremeyen eskici dükkanı da elden gitmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder