tanzimat sanatçıları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tanzimat sanatçıları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Temmuz 2013 Pazar

MUALLİM NACİ HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ-MUALLİM NACİ KİMDİR?

MUALLİM NACİ HAYATI EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ,MUALLİM NACİ KİMDİR, YAZARLAR, ŞAİRLER, serveti fünun edebiyatı, tanzimat sanatçıları,ATEŞPARE,şerare,demdeme kime karşı yazıldı,demdeme neyi savunur
HAYATI
1850 yılında İstanbul'da doğan Muallim Naci'nin
asıl adı Ömer'dir. 13 Nisan 1893 tarihinde vefat etmiştir.


EDEBÎ KİŞİLİĞİ
Muallim Naci, Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatında Divan edebiyatının alışkanlıklarını sürdürenisimlerden biridir. Bu dönemde Recaizade Mahmut Ekrem ile eski-yeni tartışmasına girmiş ve eski edebiyatın savunucusu olmuştur. Ancak yeni edebiyatın birdenbire değil de yavaş yavaş yerleşmesi gerektiğine inanmıştır. Bunun yanında "kafiyenin göz için olması" ilkesini benimsemiştir. Servet-i Fünun edebiyatının doğmasında dolaylı olarak rol oynamıştır. Dilin sadeleşmesi ve halk edebiyatına yönelme açısından edebiyatımızda yararlı adımlar atmıştır. Hece ölçüsü ile yazdığı şiirleri de mevcuttur.

ESERLERİ
Şiir:
* Terkib-i Bend-i Muallim Naci
* Ateşpare (1883)
* Şerâre (1884)
* Fürûzan (1885)
* Sümbüle (1889)

Eleştiri:
* Muallim (1887)
* Demdeme (1886)

Anı:
* Medrese Hatıraları (1885)
* Ömer'in Çocukluğu (1890-1969)

Araştırma: 
* Osmanlı Şairleri (1890-1986)
* İstilahât-ı Edebiyye (1890-1984)
* Esâmi (1890)

Mektup: 
* Muhaberat ve Muhaverat (1884)
* Şöyle Böyle (1884)
* Mektuplarım (1886)

Oyun:
* Heder

Sözlük:
* Lügat-ı Naci (1891-1978)


13 Aralık 2012 Perşembe

İNTİBAH ROMANININ ÖZETİ - NAMIK KEMÂL

İlk edebî romanımız olan bu eserde Ali Bey zengin bir ailenin iyi bir eğitim almış gencidir. Çamlıca'ya gezmelere gitmektedir. Bu gezmelerden birinde Mahpeyker
ile tanışır. Bir süre sonra aralarında aşk başlar. Bu kadını kötü bir geçmişi vardır. Mahpeyker'in kötü bir kadın olduğunu öğrenen Ali Bey'in annesi Fatma Hanım, oğlunun içine düştüğü bu felâketi öğrenince üzüntüsünden bayılacak hâle gelir. Fakat Mesut Efendi’nin verdiği öneriler sayesinde yüreğine su serpilir. Vakit geçirmeden oğlunu, düştüğü belâdan kurtarmak, o fahişenin pençelerinden söküp almak ister. Fatma Hanım, Mesut Efendi’nin önerileri doğrultusunda evine, Dilâşûb adında beyaz tenli, parlak sarı saçlı, mavi gözlü, dünyalar güzeli bir cariye satın alır. Bu güzel cariyenin, oğlu üzerinde yapacağı etkiyi merakla bekler. 

Mahpeyker'in kötü bir kadın olduğuna bir süre sonra inanan Ali Bey, Dilâşûb ile evlenir. Öbür tarafta Mehpeyker, Ali Bey’in evlendiğini duyunca çok üzülmüş, fakat er geç Ali Bey’in hevesinin geçeceğini, yine mutlaka kendisine döneceğini, ayaklarına kapanarak yalvaracağını zannetmiştir. Terk edildiğini anlayan Mahpeyker, Ali Bey'e Dilâşûb ile ilgili, onun kötü biri olduğu ile ilgili bir iftira atar. Ali Bey de bu iftiraya inanır ve genç aşıkların arası bozulur. Mahpeyker, Ali Bey'i öldürmek için Batakhane'ye getirir. Mahpeyker'in tuzağını anlayan Dilâşûb, Ali Bey'i ölümden kurtarır; ancak kendisi ölür. Ali Bey de Mahpeykeri öldürür ve hapse girer.