Kültür Sanat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kültür Sanat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Nisan 2014 Perşembe

MAKALE NEDİR?MAKALENİN ÖZELLİKLERİ-MAKALE TÜRÜNÜN ÖZELLİKLERİ-MAKALE TÜRÜNÜN AMACI

makale türünün özellikleri,makale nedir,makale konu anlatımı,makale türünün tarihi gelişimi,makalede amaç,makalenin amaçları,makale türünün yazarları

Kısaca Makalenin Özellikleri:

-Öğretici ve aydınlatıcıdır.
-Bir görüşü açıklamak, belirtmek veya desteklemek için yazılan yazılardır.
-Kendi içinde bir bütünlük gösterir.
-Dergi ve gazetelerde yayımlanır.
-Makalede temel olan düşüncedir.
-Güncellik, nesnellik, gerçeklik, inandırıcılık, bilimsellik makalenin özelliklerindendir.
-Makale yazarı fikirlerini okura benimsetmek için belgelerden, sayısal verilerden, inceleme  ve araştırmalardan yararlanmalıdır.
-Giriş, gelişme, sonuç bölümleri vardır.
-Sanat, bilim, siyaset gibi toplumu ilgilendiren konular makalede işlenir.
-Düşünceyi kanıtlamak ve kesin sonuçlara varmak makalenin en önemli amacıdır.

DADAİZM NEDİR?DADAİZM AKIMININ ÖZELLİKLERİ-DADAİZM AKIMI

dadaizm nedir,dadaizm akımı nedir,dadaizm akımının özellikleri,dadaizmin temsilcileri,dadaizm edebiyat akımı,dadaizm nerede doğmuştur,dadaizm akınının temsilcileri
Jean Arp, Richard Hülsenbeck, Tristan Tzara, Marcel Janco ve Emmy Hennings’in aralarında bulunduğu
bir grup genç sanatçı ve savaş karşıtı 1916 yılında Zürih’te Hugo Ball’in açtığı cafe’de toplandı. Fransızca’da oyuncak tahta at anlamına gelen "Dada" akımın ismi olarak seçildi. Bildirisi de burada açıklandı. Bu akım, dünyanın, insanların yıkılışından umutsuzluğa düşmüş, hiçbir şeyin sağlam ve sürekli olduğuna inanmayan bir felsefi yapıdan etkilenir. 1. Dünya Savaşı’nın ardından gelen boğuntu ve dengesizliğin akımıdır. Dada’cı yazarlar, Kamuoyunu şaşkınlığa düşürmek ve sarsmak istiyorlardı. Yapıtlarında alışılmış estetikçiliğe karşı çıkıyor, burjuva değerlerinin tiksinçliğini vurguluyorlardı.

Toplumda yerleşmiş anlam ve düzen kavramlarına karşı çıkarak dil ve biçimde yeni deneylere giriştiler. Çıkardıkları çok sayıda derginin içinde en önemlisi 1919-1924 arasında kitabistann yayınlanan ve Andre Breton, Louis Aragon, Philippe Soupauld, Paul Eluard ile Georges Ribemont-Dessaignes’in yazılarının yer aldığı Litterature'dü. Dadacılık 1922 sonrasında etkinliğini yitirmeye başladı. Dadacılar gerçeküstücülüğe yöneldi.

5 Nisan 2014 Cumartesi

CÜMLE ÇEŞİTLERİ-YAPISINA GÖRE CÜMLE ÇEŞİTLERİ

CÜMLE ÇEŞİTLERİ-YAPISINA GÖRE CÜMLE ÇEŞİTLERİ

Birden çok cümlenin virgül ya da noktalı virgül ile bağlanması sonucu oluşur.
Arka arkaya sıralanmış cümlelerdir.

Örn:
Sakla samanı, gelir zamanı.
Terazi var, tartı var, her şeyin bir vakti var.

YAPILARINA GÖRE CÜMLELER KONU ÖZETİ
Cümleler yapılarına göre 3 gurupta ayrılır.
 A)Basit cümle
 B)Birleşik cümle
 C)Sıralı cümle

A)BASİT CÜMLE:
Tek yüklemi bulunan tek yargı bildiren cümlelerdir. Bu tür cümlelerin içinde fiilimsi bulunmaz ve tek yüklem vardır.

*Çalıkuşu, Damga, Acımak, Bir Kadın Düşmanı, Dudaktan, Kalbe romanları R.N. Güntekin' e aittir.

*Seninle bir daha görüşmeyeceğim.

*Halit Ziya Uşaklıgil, Servet-i Fünün edebiyatının en büyük romancısıdır.

*İkinci Yeni sanatçıları şiiri soyutlaştırmışlardır.


B) BİRLEŞİK CÜMLE:

Birleşik cümleleri dört gurupta incelenir.

1)Girişik Birleşik Cümle:

İçinde fiilimsi (isim fiil, sıfat fiil, zarf fiil)bulunan cümlelere denir.Fiilimsinin yer aldığı bölüme yan cümle asıl yüklemin bulunduğu bölüme de temel cümle denir. Bir cümlede kaç tane fiilimsi varsa o kadar yan cümle var demektir.

*Beni soranı, gördün mü? (Yan cümlecik Temel cümlenin b.li nesnesidir.)

*çalışan kazanır. (Yan cümlecik temel cümlenin öznesidir.)

*Seni görünce mutlu oluyorum. (Y.C.T.C nin Z.T dir.

*Seni seven insanları sen de sev.(Y.C.T.C nin B.li Nesnesidir.)

*Beni dinleyin herkese teşekkür etmek istiyorum
  
2)İç İçe Birleşik Cümle (Kaynaşık Cümle):

Bir cümle başka bir cümlenin içinde yer alır ve onun bir öğesi olursa buna iç içe birleşik cümle denir.İç cümle temel cümlenin nesnesi olur.

*Ben gidiyorum. dedi.

*Ben büyüdüm, diyorsun.

*Adam: beni burada bekleyin. dedi.

3)Şartlı Birleşik Cümle:

Yan cümleciği – se,mi ile kurulan ve temel cümlenin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini koşula (şarta) bağlayan cümledir.

*Görürsem söylerim.

*Çalışmadın mı başarılı olamasın.

*Sen gelirsen ben de gelirim.

4) Ki'li Birleşik Cümle:

Ki bağlacıyla birbirine bağlanan cümlelere denir.

* Benimle konuş ki seni anlayayım.

* Dürüst ol ki insanlar sana güvensin.

* Düzenli çalış ki kazanasın.

* Şiir o kadar güzel okudu ki şaşırdım kaldım.

C) SIRALI CÜMLE:

İçinde birden çok tamamlanmış yargı bulunan cümlelere denir.Sıralı Cümleler 2 gurupta incelenir.

1)Bağımlı Sıralı Cümle

Öğrenilen en az biri ortak olan sıralı cümlelerdir.

* Yaşlı kadın buraya kadar geldi sizi sordu (özne ortak)

*Beni aramış (bilgi yelpazesi.net) ama bulamamış (özne ve nesne ortak)

*Türkiye de bu kitabı bastırmış satmıştı. (özne DT, N ortak)

*Onu bana beni ona şikayet eder. (yüklem ortak)

*Yazın Antalya ya gider orada gezerdik (özne ve zarf tümleci ortak )

2)Bağımsız Sıralı Cümle :

Öğelerinden hiçbiri ortak olmayan cümlelerdir.

*Evden sessizce çıktık sokakta lambalar yanmıyordu

*Yağmur durmuştu yollar çamurdan görünmüyordu

* O geziyordu ben çalışıyordum

*Deneme başka şeydir felsefe başka şeydir.

Not: Bazı kaynaklar ama, fakat, çünkü vb. bağlaçlarla birbirine bağlayan cümleleri bağlı cümle olarak kabul eder.

*Bu işe başlıyorum;ama bugün bitiremem.

5. ULUSLARARASI ARAPÇA YARIŞMALARI KAĞIZMAN'DA YAPILDI

Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'nün
koordinasyonunda

Akademi Lisan ve İlmi Araştırmalar Derneği'nin düzenlediği Uluslararası Arapça Yarışmalarının Kars elemeleri Kağızman İmam-Hatip Lisesi'nin ev sahipliğinde Kağızman'da 5 Nisan 2014 tarihinde yapıldı.

Kağızman Halk Eğitim Merkezi konferans salonunda düzenlenen 5. Uluslararsı Arapça Etkinlikleri Yarışmalarında bilgi yarışması dalında Kars Merkez Anadolu İmam-Hatip Lisesi birinci olurken ikinciliği Kağızman İmam-Hatip Lisesi elde etti.

Şiir okuma yarışmasında  Kağızman İmam-Hatip Lisesi birinci oldu.

Hitabet yarışmasında Kars Merkez Anadolu İmam-Hatip Lisesi birinci oldu.


4 Nisan 2014 Cuma

5. ULUSLARARASI ARAPÇA YARIŞMALARI 5 NİSANDA YAPILACAK

Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'nün
koordinasyonunda Akademi Lisan ve İlmi Araştırmalar Derneği'nin düzenlediği Uluslararası Arapça Yarışmalarının 5'incisi 5 Nisan 2014 tarihinde yapılacak.
5. Uluslararası Arapça Yarışmaları Kars ili bilgi yarışması, hitabet ve şiir yarışmaları Kars'ın şirin ilçesi Kağızman'da yapılacak.

2 Nisan 2014 Çarşamba

Azerbaycan'ın Kelbecer (Kəlbəcər) Bölgesinin İşgalinin 21. Yıldönümü

Kelbecer (Kəlbəcər)
Kəl=manda, bəcər=bazar manda pazarı anlamına gelmektedir. 

Azerbaycan'ın Kelbecer (Kəlbəcər) bölgesi 2 Nisan 1993'te Ermenistan silahlı kuvvetleri tarafından işgale maruz kaldı.

1936 bin metrekare arazisi bulunan bölge Dağlık Karabağ topraklarının dışında yer alıyor. Doğal metal kaynakları ve maden sularıyla tanınan Kelbecer (Kəlbəcər) bölgesinde 2 Nisan 1993 tarihinde Ermenilerin işgali sonucu 511 kişi şehit edilmiş, yüzlerce kişi yaralanarak sakatlanmış ve daha on binlerce kişi bu işgalden çeşitli sebeplerle darbe almıştır.

24 Mart 2014 Pazartesi

Süleyman Şah Türbesi Nerededir-Süleyman Şah Türbesi-Süleyman Şah Kimdir-Süleyman Şahın Türk Dünyası İçin Önemi

Süleyman Şah Türbesi Nerededir,Süleyman Şah Türbesi,Süleyman Şah Kimdir, Süleyman Şahın Türk Dünyası İçin Önemi, Caber kalesi nerededir,caber kalesinin önemi, süleyman şah kimin babasıdır,süleyman şah kimin dedesidir,süleyman şah mezarı

Süleyman Şah Kaya Alpoğlu ya da en bilinen adı ile
Süleyman Şah, Kaya Alp'in (Kutalmış) oğludur. Aynı zamanda Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Osman Bey'in babası Ertuğrul Gazi'nin babası ve Osman Gazi'nin dedesidir. Süleyman Şah, Oğuzların Kayı boyundandır. Kendisinin doğum yeri ve tarihi hakkında kesin bilgiler yoktur. Ancak 1178 - 1227 yılları arasında yaşadığı düşünülmektedir.


Süleyman Şah'ın Kayı boyunun reisi olduğu bilinir. Moğol hükümdarı Cengiz Han’ın Orta Asya istilâsı üzerine, 13. yüzyılda Türkistan’dan batıya doğru göç etmeye karar verir ve batıya doğru ilerlemeye başlar. Türkistan'dan 50.000 kişiyle Kuzey Kafkasya üzerinden Doğu Anadolu'ya gelerek, 1214'te Erzincan ve Ahlat taraflarına yerleşir. 

Süleyman Şah, Kayı boyundan birkaç bey ile yeni yutlar aramak ve bulmak maksadı ile Caber'e giderken Fırat Nehri'nden geçmaye çalışır ve bunu başaramaz ve nehirde boğulur. Vefatının ardından Caber Kalesi'nin hemen dibindeki bir kümbete gömülür.
Mezarın bulunduğu bölge, I. Dünya Savaşı bittikten sonra Suriye, Osmanlı Devleti'nden ayrılınca, Fransız Suriye Mandası sınırları içerisinde kalır. Ancak Ankara Anlaşması ve Lozan Antlaşması'na göre Türkiye'nin toprağı sayılmıştır. Günümüzde Caber Kalesi'nde Kutalmışoğlu Süleyman Şah'ın mezarının yanında bulunan türbesinde Türk askeri nöbet tutmaktadır.

Süleyman Şah Türbesi, Türkiye'nin toprağı olarak kabul edilmektedir. Bu türbe Suriye'nin Halep ilinin Karakozak Köyü sınırları içerisinde bulunmaktadır. Bu türbenin bulunduğu toprak Türkiye'nin sınırları dışındaki tek toprağıdır. Türbe, Türkiye sınırına yaklaşık 40 km uzaklıktadır.

16 Mart 2014 Pazar

ANTİK LAODIKEIA KENTİ-Antik Laodikeia Kenti Nerede?Antik Laodikeia Kentinin Önemi-Antik Laodikeia Kentine Nasıl Gidilir-3 Boyutlu Antik Laodikeia Kenti

ANTİK LAODIKEIA KENTİ,Antik Laodikeia Kenti Nerede,Antik Laodikeia Kentinin Önemi,Antik Laodikeia Kentine Nasıl Gidilir,3 Boyutlu Antik Laodikeia Kenti,Türkiyenin antik kentleri,Laodikeia,Archaeological site of Laodikeia,Λαοδικεία, ας, ἡ

ANTİK LAODIKEIA KENTİ


Denizli'nin 6 kilometre kadar kuzeyinde yer alan antik Laodikeia kenti, coğrafi yönden çok uygun bir noktadadır.  Antik Laodikeia kenti, Lykos ırmağının güneyinde kurulmuştur. Kentin adı antik kaynaklarda daha çok “Lykos'un kıyısındaki Laodikeia” şeklinde geçmektedir. Diğer antik kaynaklara göre ise, kent MÖ 261-263 yılları arasında II. Antiokhos tarafından kurulmuş ve kente Antiokhos'un karısı Laodike'nin adı verilmiştir. Zaten şehrin adının anlamı da budur.

İmparator Caracalla zamanında antik Laodikeia kentinde bir seri kaliteli sikke basılmıştır. Laodikeia halkının da katkılarıyla kentte çok sayıda anıtsal yapı inşa edilmiştir.Ancak MS. 60 yılında meydana gelen çok büyük bir deprem bu çok sayıda anıtsal yapıyı yıkmış ve kenti yerle bir etmiştir. Küçük Asia'nın yedi ünlü kilisesinden biri bu kentte bulunur. Bu durum Hristiyanlığın burada ne kadar önemli olduğunun önemli bir  göstergesidir. 

Laodikeia antik kentinde dünyanın özgünlüğü bozulmamış en eski kilisesi bulunmaktadır. Bu kilise Ayasofya’dan bile eskidir. Ayrıca bu kilisenin bir diğer önemi de Hıristiyanlığı serbest bırakan ilk kişi olan İmparator Büyük Constantinus döneminde yaptırılmış olması.

3 boyutlu Laodikeia turu için tıklayınız.


FORUM NEDİR?FORUMUN ÖZELLİKLERİ-FORUM NE ANLAMA GELİR?FORUM KONU ANLATIMI

forum nedir, forum konu anlatımı, forum nedir kısa konu anlatımı, forumda başkan bulunur mu, forum ile panelin farkı nedir,forum ile panelin benzerlikleri nelerdir,panel ile forumun farkları, panel ile forumun benzerlikleri,forum hangi dilden gelmektedir
FORUM 

forum hangi kökenden gelmektedir
forum nedir, forum konu anlatımı
Bir tartışma şekli sayılmayan forum, Latince bir sözcüktür. Eski Roma'da halkın toplandığı alan, pazar yeri, toplumsal sorunların çözüme ulaştığı yer anlamlarına gelmektedir.

Forum, bir başkan yönetiminde çok sayıda katılımcının görüş bildirdikleri toplantı anlamında kullanılmaktadır.  Günümüzde toplumu aydınlatmak maksadı ile konusunda uzman olan üç ila altı kişinin  davet edilip dinleyici olmadan konunun tartışılmasına da "dinleyicisiz forum" denmektedir.

Forum, panelin devamı niteliğinde sayılabilir. Forumların temel amacı belli kararlar almak değil; dinleyicileri konu etrafında düşündürerek konu ile ilgili görüşler almak ve konuyu aydınlığa kavuşturmaktır.

Bazı forumlar, televizyon ekranlarına da yansımaktadır.

Forumun başarıya ulaşması forum başkanının yetenekli olmasına bağlıdır. Ayrıca konuşmacıların konu dışına çıkmaması, düşüncelerini içten bir şekilde açık ve net olarak dile getirilmesi de forumu başarıya ulaştıran diğer etmenlerdir.

Dinleyiciler forum sonunda açık, net, kısa sorular sorarak foruma katılırlar.

Forum sonrasında başkan, ortaya çıkan fikir ve görüşleri özetler ve böylece forumu sonlandırır.

15 Mart 2014 Cumartesi

DUDAKTAN KALBE ROMAN ÖZETİ-DUDAKTAN KALBE REŞAT NURİ GÜNTEKİN ROMAN ÖZETİ

dudaktan kalbe romanının özeti, dudaktan kalbe romanında izmir manzaraları,hüseyin kenan ile lamianın aşkı,dudaktan kalbe romanı kimin,dudaktan kalbe romanının kahramanları,dudaktan kalbe romanının olay örgüsü,dudaktan kalbe roman özeti,dudaktan kalbe romanının geniş özeti

 DUDAKTAN KALBE

dudaktan kalbe romanında izmir
"Dudaktan Kalbe" romanının geniş özeti
"Dudaktan Kalbe" romanı Reşat Nuri Güntekin'in en güzel romanlarından biridir. Reşat Nuri'nin hâlâ okunabilen eserlerinden olan bu roman, ilk önce TRT daha sonra ise özel bir televizyon kanalı tarafından da dizi haline getirilmiştir.

"DUDAKTAN KALBE" ROMANININ ÖZETİ
Hüseyin Kenan; duygulu, yetenekli, narin bir ruha sahip, ince, uzun, mavi gözlü, esmer tenli, durgun, çekingen bir gençtir. Küçük yaşta babasını kaybetmistir. Annesi, kız kardeşi ve kendisi dayılarının yanında kalırlar. Hüseyin Kenan, zorlukla mühendislik bölümünü bitirmiştir. Fakat o, küçüklüğünden beri musıkiye aşıktır. Dayılarının yanında reji katipliği yapan Mesut Bey`den keman dersleri alır. On yedi yaşındadır. Mühendislik bölümüne giderken dayıların komşusu Leyla isminde bir kıza aşık olur. Çok çekingen olduğundan bunu kalbine gömer. Hüseyin Kenan,  okulu bitirdikten sonra bir arkadaşının yardımıyla Avrupa'ya gider. Orada keman çalma kabiliyetini çok ilerletir ve güzel eserler verir. O artık ünlü bir virtüözdür. Bu arada kız kardeşi Afife evlenmistir. Annesi de bir yıl sonra Afife`nin yanına gider. Hüseyin Kenan da İzmir'e gidecektir. İstanbul’dan İzmir`e gemi ile gider. Gemide Münir Bey, Prens Vefik Paşa ve kızı Prens Cavidan ila beraberdir. Dayısının komşusu Münir Bey, Kenan`nın Cavidan ila evlenmesini ister ve daha sonra nişanlanırlar. Kenan Izmir Bozyaka`da Lamia adlı bir kızla tanışır. Lamia’nın annesi babası ölmüştür ve amcalarının yanında kalan sakin uysal biridir. Ayrıca bir yüzbaşıyla nişanlıdır. Kenan, ona yüzündeki çillerden dolayı Kınalı Yapıncak adını takar. Aralarında maceraya benzeyen bir ilişki gelişir. Kenan ile Lamia her akşam buluşurlar. Kenan, çocuk denecek bir kızla beraber olduğu için kendine kızmakta; fakat yanlız kaldıklarında kendine hakim olamamaktadir. Bu beraberlik bir süre sonra İzmir'de duyulur ve dedikodular baslar.

Dedikodular yüzünden amcası Şükrü Bey Lamia`yı dayısı Rıza Bey`in yanına Kütahya`ya göderir. Trende Lamia Makbule adında bir kızla tanışır. Kendinden habersiz hayata küskün bir şekilde Kütaya`da yaşamaya başlar. Yengesi ona kendini düşünmüyorsan doğacak çocuğunu düşün diyerek Lamia üzerinde baskı kurar. Bir müddet sonra Lamia’nın bir kız çocuğu olur. Adını Mebrure koyar. Dayısının kızı Mahmure üç çocukla ve kocasıyla babasının evinde kalır. Fakat bir çavuşu sevmiştir ve kocasının bundan haberi olmuştur. Mahmure kurnazlıkla kendisini değilde Lamia’nın çavuşla görüştüğünü söyler. Böylece Lamia olayı üstlenmiş olur. Mahmure'yi de kocasından ayrılmaktan kurtarır. Bir gün Mahmure’nin kocası Resih Bey Lamia’ya saldırır. Lamia da onu öldürür. Mahkemede Lamia'nın beratine karar verilir. Dayısı Rıza Bey, onu bir tanıdığının evine teslim eder. Orada onu ziyerete gelen ilk kişi Makbule'dir. Makbule’nin babası Lamia'yı ister ve evlenmeye karar verirler. Lamia artık on dokuz yasındadır. Kemal Beylerin evlerine Istanbul’daki kız kardeşinin oğlu Doktor Vedat gelir. İstanbul’dan Kütahya’ya sürgün olarak gelmiştir. Lamia’nın genç ve güzel olması, dayısının ise yaslı olması Vedat’ı düşündürür. Lamia’nın söylediği bir şarkı Kenan’ı tanıyor olduğunu ele verir. Kenan’ı İstanbul’dan tanıyan Vedat, Lamia’ya Kenan’dan ve Cavidan’dan behseder. Bir gün Vedat Bey, bir avda vuruldu diye duyulur. Bunu öğrenmeye giden Lamia Hanımın ev sahibinin hazırladığı mangal yüzünden Vedat Bey'le beraber zehirlenirler. Dedikoducular yine iş başındadır ve dedikodular yine başlamiştir. Kemal Bey’de onun evden ayrılmasını ister. Vedat Bey, olaylardan dolayı çok üzgündür. Lamia’ya evlenme teklifi eder. Lamia kabul etmez. Vedat’ın sürgün görevi Kütahya’da bitmiş İstanbul’a gitmiştir. 

Bu arada Hüseyin Kenan, Cavidan’la evlenmiştir. Üç yıldan beri ilk defa Lamia’yı düşünür. "Aşk değil bir gönül oyuncağı dudaklarımızın eğlencesinden ibaret." diyen Kenan şimdi bu aşkın zehir gibi dudaklarından kalbe indiğini anlar ve "Kınalı Yapıncak"ın yanında olmasını çok ister. Cavidan’la evlilikleri iyi gitmez. Hüseyin Kenan mutlu değildir. Cavidan’la İzmir’e Bozyaka’ya giderler. Orada Lamia’yı göreceğini ummaktadır. Fakat onu göremez ve bu duruma çok üzülür. Daha sonra Kenan Beyler İstanbul’a gider. Bu arada Lamia da İstanbul’da kalmıştır. Kenan Bey’le Prenses Cavidan ayrılırlar. Eski arkadaş olan Vedat Bey’le Kenan karşılaşırlar. Vedat onu muaynanesine çağırır. Orada tesadüfen Kenan Lamia ile karşılasır. Tekrar görüşmek için Lamia'ya mektup yazar. Lamia da "Bu bir yaz rüyasıydı." der ve konuyu kapatır. Kenan’ın kemanının sesinden çıkan büyülü aşk sevdası böylece bitmiştir. Kenan da bütün ümitlerini yitirmiştir. Lamia Vedat’la evlenmeye razı olur ve evlenirler. Kenan Bey hayata küsmüştür. Seydiköy’e annesinin mezarına gider ve kardeşini görmeye gider. Nihayet altı ay sonra Hüseyin Kenan ölür.

11 Mart 2014 Salı

Anlatmaya Dayalı Edebi Metinleri İnceleme Yöntemleri-Anlatmaya Bağlı edebi Metinleri İnceleme Yöntemleri

Anlatmaya Dayalı Edebi Metinleri İnceleme Yöntemleri-Anlatmaya Bağlı edebi Metinleri İnceleme Yöntemleri,9. sınıf türk edebiyatı konu anlatımı,9.sınıf edebiyat konuları 
 
Anlatmaya bağlı edebî metinler şu başlıklar altında incelenir:


a. Metin ve Zihniyet
b. Yapı (Olay Örgüsü, Kişiler, Mekân, Zaman)
c. Tema
ç. Dil ve Anlatım
d. Metin ve Gelenek
e. Anlama ve Yorumlama
f. Metin ve Yazar

9 Mart 2014 Pazar

Selfie Nedir?Selfie Pozları-Ünlülerin Selfie Pozları-Selfie Pozu Nasıl Verilir?Selfie Foto Nasıl Çekilir?

Selfie Nedir,Selfie Pozları,Ünlülerin Selfie Pozları,Selfie Pozu Nasıl Verilir,Selfie Foto Nasıl Çekilir,Oxford Üniversitesi hangi ülkededir,selfie kelimesinin kökeni,selfie kelimesinin anlamı,selfie fotolar,ünlülerin selfie fotoları,selfie bağımlılığı,selfie
Selfie,
Oxford Üniversitesi tarafından 2013 yılının kelimesi seçilmiştir.
Selfie kelimesi İngilizce kökenlidir. Selfie kelimesi "bir kimsenin kendi fotoğrafını fotğraf makinesi veya cep telefonu ile çekmesi ve bu fotoğrafları sosyal paylaşım sitelerinde yayınlaması" anlamına gelmektedir.

8 Mart 2014 Cumartesi

HABER YAZILARI-HABER YAZILARI NEDİR?HABER YAZILARININ İÇERİĞİ-HABER YAZILARININ KONUSU

HABER YAZILARI,HABER YAZILARI NEDİR,HABER YAZILARININ İÇERİĞİ,HABER YAZILARININ KONUSU,5N1K NEDİR,5K1N NEYİ ANLATIR,11. SINIF DİL E ANLATIM KONULARI,HABER YAZILARININ,ASPARAGAS HABER,SANSASYONEL HABER
Dünyada,
ülkemizde, doğada, bilimde, ekonomide, siyasette veya halkı ilgilendiren herhangi bir alanda meydana gelen çeşitli olay, durum ve görünümle ilgili bilgi ve duyurulara “haber”; bu haberlerin halka duyurulması maksadıyla hazırlanan yazılara da “haber yazısı” denir.

Haber yazıları, belli bir zamanda ve yerde gerçekleşmiş olayları okurun merakını giderecek kadar ayrıntılı ve anlaşılır bir dille aktarır. Haber yazılarında inandırıcılık, belgelere dayanma, olayı tüm yönleriyle ele alma ve aktarma, yansız davranma, okuyucunun cümleleri farklı yorumlamasına imkân vermeyecek şekilde, açık ve anlaşılır bir anlatımla aktarılması gibi unsurlara dikkat edilir.

Duyulduğunda halk arasında heyecan yaratan ve beklemeyen haberlere sansasyonel haber denir. Doğru olmayan, uydurma haberlere ise asparagas (uydurma) haber denir. Haber toplayan ve topladığı bu haberleri yazıya geçiren kişilere muhabir denir.

Haber yazılarının özellikleri şunlardır:
  • Haber yazılarının günlük ve halk için önemli olması gerekir.
  • Kolay anlaşılır, akıcı, açık ve duru olmalıdır.
  • Muhabir (haberi yazan kişi), anlattıkları karşısında tarafsız kalmalı, yorumdan kaçınmalıdır.
  • Yanlış anlaşılmalara meydan vermeyecek cümleler kullanmalıdır.
  • Anlatılanlar ve haber yazısının başlığı ilgi çekici olmalıdır. Ancak başlıkla haber yazısı alakasız olmamalıdır.
Haber yazıları kaleme alınırken çeşitli sorulara cevap aranmalıdır. Bu sorular, 5N1K şeklinde sembolik olarak verilmektedir.

5N 1K Nedir?
5N1K “Ne?/Kim?; Neyi?/Kimi?; Nasıl?; Niçin?; Nerede?; Ne zaman?’ sorularını sembolize etmektedir.

Haber Kaynakları
  1. Resmî haberler: Bu tür haberler konu ile ilgili en etkili/yetkili kişilerden öğrenilir.
  2. Özel haberler: Bu tür haberler, halk arasındaki olayların halk tarafından muhabirlere bildirilmesiyle elde edilir.
  3. Ajans haberleri: Sırf haber toplamakla uğraşan birimlere ajans denmektedir. Halkı ilgilendiren olayları toplayıp özellikle gazetelere ve televizyolara bildiren kurumların verdikleri haberlerdir.
Haber Yazısının Konuları
Haber yazıları konularına göre: politik (siyasi) haber yazıları, kültür-sanatla ilgili haberler yazıları, ekonomiyle ilgili haber yazıları, bilimsel ve teknik haber yazıları, sosyal haber yazıları, spor haber yazıları olmak üzere gruplandırılabilir.

4 Mart 2014 Salı

KALBİM RUMELİ'DE KALDI (SARDUNYA KOKAN TOPRAKLARIN ÖYKÜLERİ)-FİRDEVS TUNÇAY

KALBİM RUMELİ'DE KALDI (SARDUNYA KOKAN TOPRAKLARIN ÖYKÜLERİ)-FİRDEVS TUNÇAY


İzmir’in ilçesi Ödemiş’te 1946 yılında doğan Firdevs TUNÇAY, "Kalbim Rumeli'de Kaldı" adlı eseri ile karşımızda. Eserde mübadele yıllarında yaşanan acıların bıraktığı derin izleri bulacaksınız.

2 Mart 2014 Pazar

EMREDİCİ ANLATIM-EMREDİCİ ANLATIMIN ÖZELLİKLERİ

emredici anlatım nedir, emredici anlatımın özellikleri, emredici anlatımda dilin işlevi, emredici anlatımın nitelikleri, emredici anlatım nerelerde kullanılır, emredici anlatım 10. sınıf dil ve anlatım, emredici anlatım özgün konu anlatımı

Emredici Anlatım
 
Sosyal hayatı düzenleyen metinlerde emredici anlatım kullanılır.
Kesinlik, vazgeçilmezlik, emir ve yasaklamalar içeren cümlelerde emredici anlatım söz konusudur.
Emredici anlatımla kurulan cümleler, bir işin nasıl yapılması gerektiğine ilişkin talimatlar içerir.
Emredici anlatımda dil, alıcıyı harekete geçirme işleviyle kullanılır.
Emredici anlatımların öğretici, öğütleyici ve açıklayıcı yönlerinin olması sebebiyle bu tür cümlelerde fiil cümlelerine yer verilir. Aynı zamanda emir kipiyle çekimlenen fiillerden sık sık yararlanılır.
 Emredici Metinlerin Özellikleri
  • Emir, telkin ve yasaklama içerdiğinden kesinlik ve vazgeçilmezlik bildirir.
  • Gereklilik ve emir kipleri sıkça kullanılır.
  • Sözlü ya da yazılı olarak yapılır.
  • Zorlayıcı bir yönü vardır.
  • Öğretici, açıklayıcı ve öğüt verici yönleri ağır basar.
  • Kanunlar, trafik kuralları, bazı eşyaların kullanma ve kurulum kılavuzları, ilaçların kullanma kılavuzları, yemek tarifleri, sınavlarla ilgili kuralları açıklayan yazılar emredici anlatıma örnek olarak verilebilir.
  • Sosyal yaşamın düzenlenmesinde yararlanılır.
  • Dil, alıcıyı harekete geçirme işleviyle kullanılır.

22 Ocak 2014 Çarşamba

MİHMANDAR İSKENDER PALA ÖZETİ-MİHMANDAR ROMANININ ÖZETİ-MİHMANDAR BİR EYÜP SULTAN ROMANI ÖZETİ

MİHMANDAR İSKENDER PALA ÖZETİ,MİHMANDAR ROMANININ ÖZETİ,MİHMANDAR BİR EYÜP SULTAN ROMANI ÖZETİ,mihmandar kitabının özeti,mihmandar özeti,mihmandar özeti iskender pala,mihmandar anlamı,eyüp sultana neden mihmandar denmiş,Hz. Eyyüp El Ensari
 MİHMANDAR ROMANININ ÖZETİ

Divan edebiyatı profesörü İskender Pala, yepyeni bir eser ile okuyucularının karşısında. Prof. Dr. İskender Pala'nın yeni romanının adı: Mihmandar (Bir Eyüp Sultan Romanı). Yine bir tarihî roman.
Yazar, bu eserinde Türk-İslam kültüründe önemli bir kişiyi
Hz. Eyyüp El Ensari'yi anlatıyor.
2014 yılının ilk günlerinde yayımlanmış olan kitap şimdiden en çok satanlar listesinin birinciliğine göz kırpıyor.
Kitap Kapı Yayınları'ndan çıktı. 400 sayfa olan kitabın basım yeri ise İstanbul.
Kitabı 14,5 TL'ye bulmanız mümkün. 

"Mihmandar"ın Anlamı Nedir?
Mihmandar kelimesinin TDK sözlüğüne göre anlamı "konukçu"dur.

DİJİTAL DEMANS SENDROMU-DİJİTAL DEMANS SENDROMU NEDİR-DİJİTAL DEMANS

DİJİTAL DEMANS SENDROMU,DİJİTAL DEMANS SENDROMU NEDİR,DİJİTAL DEMANS,dijital demans semptomları,dijital demans semptomu,dijital demans semptomu nedir,dijital demans semptomları nedir,dijital demans sendromu tedavisi

DİJİTAL DEMANS SENDROMU Genellikle 60 yaş ve üst grupta görülen unutkanlık ve konsantrasyon yetersizliğine yol açan demans, artık 30lu yaşlarda da görülmeye başlandı. Uzmanlar; akıllı telefon, bilgisayar, internet gibi teknolojik aletlerin aşırı kullanımına bağlı olarak gençlerde dijital demans sendromu görülebildiğini belirtiyor.

Henüz bir hastalık olarak nitelendirilmeyen dijital demans sendromu, uzmanlara göre çağımızın en önemli şikayetlerinden biri olabilir.


Bazı bilgileri ezberlemek yerine teknolojik aletlere kaydettiğimizi belirten uzmanlar, ileride belki de hafızamıza hiçbir şey kaydedemeyeceğimizi belirtiyor.

Fiziksel aktivitelere ve sanatsal faaliyetlere yönelmek bu sendromu önleyebiliyor.

19 Ocak 2014 Pazar

SOHBET-SÖYLEŞİ-SOHBET TÜRÜNÜN GENEL ÖZELLİKLERİ-SÖYLEŞİ TÜRÜNÜN ÖZELLİKLERİ-SOHBET NEDİR-SÖYLEŞİ NEDİR

SOHBET,SÖYLEŞİ,SOHBET TÜRÜNÜN GENEL ÖZELLİKLERİ,SÖYLEŞİ TÜRÜNÜN ÖZELLİKLERİ,SOHBET NEDİR,SÖYLEŞİ NEDİR,sohbet kelimesinin anlamı,söyleşi ne demek,türk edebiyatında söyleşi yazarları,türk edebiyatında söyleşi yazarları kimlerdir

SÖYLEŞİ (Sohbet)

İki anlamı olan sohbet kelimesi Arapçadan dilimize geçmiş bir kelimedir. Sohbet kelimesinin anlamları ise şunlardır:
1. Arkadaşlık, yârenlik;
2. Konuşma, görüşme, birlikte oturup söyleşme.

Sohbet (söyleşi) türü makaleye oldukça benzemektedir. Tabi makale gibi savunulan düşünceyi kanıtlamak gibi br durum yoktur. Makalelerin bir konuşma havası içinde daha senli benli olarak yazılan tarzına Söyleşi (Sohbet) denir. Sohbet, gazete ve dergi yazılarından biridir. Bu tür yazılarda içtenlik esastır. Yazar, düşüncelerini okuyucuya kabul ettirmek için okuyucuyu zorlamaz. Yazar, bu türde daha çok kendi kişisel düşüncelerini ileri sürer. Söyleşilerde, küçük fıkralar ve anılar da malzeme olarak kullanılır.

Söyleşi Türünün Genel Özellikleri:

* Kompozisyon türü olarak söyleşi; makale plânıyla yazılır. Fakat bir karşılıklı konuşma havası içindedir.
* Söyleşiler, genellikle günlük olayları konu edinir.
* Söyleşiler gazete ve dergi yazılarındandır ve oralarda yayımlanabilir.
* Yazarın, okuyucu ile bir sohbet havası içinde senli benli yani samimi bir şekilde konuştuğu yazı türüdür.
* Yazar, düşüncelerinin doğruluğunda ısrarcı değildir.
* Söyleşide, daha çok bireysel düşünceler vardır.
* Söyleşilerin en önemli özelliği, yazarın düşüncelerini içten bir uslupla okura aktarmasıdır.
* Bu türde hatıralar, fıkralar ve çeşitli güncel olaylar verilerek yazarın duygu ve düşünceleri desteklenebilir.

Sohbet Türünün Türk Edebiyatı'ndaki Önemli Temsilcileri

  • Ahmet Rasim - Ramazan Sohbetleri, Muharrir Bu Ya,
  • Suut Kemal Yetkin - Edebiyat Söyleşileri,
  • Şevket Rado - Eşref Saati,
  • Melih Cevdet Anday - Dilimiz Üzerine Söyleşiler,
  • Nurullah Ataç - Karalama Defteri
  • Cenap Şahabettin,
  • Refik Halit Karay,
  • Hasan Ali Yücel,
  • Attila İlhan gibi yazarlarımız söyleşi (sohbet) türünde eserler vermişlerdir.

18 Ocak 2014 Cumartesi

YEDİ MEŞALECİLER-YEDİ MEŞALECİLER TOPLULUĞU-YEDİ MEŞALECİLER ŞİİR TOPLULUĞUNUN DÜŞÜNCELERİ-YEDİ MEŞALECİLER ŞAİRLERİ

Osmanoflar,ziya osman sabanın eserleri,ömer lütfi bahşi ödemişli mi,yedi meşaleciler topluluğunun sanatçıları,yedi meşalecilerin şiir hakkındaki düşünceleri,odalar ve sofalar, yaşar nabi nayır hayatı
 
YEDİ MEŞALECİLER

1928 yılında ortaya çıkan bu topluluk, şiir ve yazılarını “Yedi Meşale” adlı eserde toplamıştır. 

Türkiye’de Cumhuriyet döneminde “sanat sanat içindir” deyip öz şiir anlayışını benimseyen ilk grup Yedi Meşaleciler’dir. Bu grubun şairlerine göre şiir hiçbir fikir ve ideolojik düşüncenin hizmetinde kullanılamaz. Gerçek şiir, sanat için yazılan, samimi ve yenilik dolu olan şiirdir.

Yedi Meşalecilerin özellikleri şunlardır:
  • Sanat, sanat için olmalıdır.
  • Edebiyatta taklitten kaçınılmalı, daima özgünlük, yenilik, samimiyet, canlılık aranmalıdır.
  • Batılı ilkelerle sanat yapılmalı, geleneksel temalar yerine yeni temalar şiire girmelidir.
  • Şiirde konu zenginliğini artırmak için hayalden yararlanılmalıdır.
  • Şiirde milli ölçümüz olan hece ölçüsünü kullanmışlardır.
  • Çarpıcı imge ve benzetmelerle şiirleri zenginleştirmişler ve eserleri ustalıkla yapılmış birer tablo değeri taşır.
  • Fransız sembolistlerin etkisinde kalarak eserlerini oluşturmuşlardır.
  • Edebiyatımızda kısa süreli bir yankı uyandıran Yedi Meşaleciler topluluğu, hedeflerini gerçekleştiremeden dağılmışlardır.
Yedi Meşaleciler Topluluğun Sanatçıları:

1. SABRİ ESAD SİYAVUŞGİL (1907 – 1968)
İlgi çeken ev içi eşya ve  betimlemelerinden  sonra özellikle çevirileri ve edebiyatı yakından takip eden denemeleriyle edebiyatla olan bağlantısını sürdürdü. Psikoloji profesörü olarak ilmi çalışmalara kendisini verdi. Şiirlerini "Odalar ve Sofalar" adlı kitapta topladı.

2. YAŞAR NABİ NAYIR (1908 – 1981)
Şiirlerini "Kahramanlar" ve "Onar Mısra" adlı eserlerde topladı ve diğer edebiyat türlerinde eserler verdi. 1933 yılında çıkarmaya başladığı Varlık dergisini ömür boyu devam ettirdi. (Dergi hâlâ varlığını devam ettirmektedir.) Bu dergi Türk edebiyatının gelişmesinde, yeni kabiliyetlerin yetişmesinde ve tanıtılmasında önemli rol oynadı. Ayrıca Varlık yayınlarıyla da bir edebiyat kütüphanesi kurdu. 

3. MUAMMER LÜTFİ BAHŞİ (1903 – 1947)
"Türk Akdeniz" dergisinin yazar kadrosunda yer aldı. Çeşitli dergilerde yayımlanan şiirlerini kitaplaştırmamıştır. Topluluğun dağılmasından sonra bütünüyle edebiyattan koptu. 

4. VASFİ MAHİR KOCATÜRK (1907 – 1961)
Şiirlerini "Tunç Sesleri", "Geçmiş Geceler", "Bizim Türküler", "Ergenekon" adlı eserlerde topladı. Asıl çalışmasını edebiyat tarihi ve incelemesine ayırdı. 

5. CEVDET KUDRET SOLOK (1907 – 1992)
Şiirlerini "Birinci Perde" adlı kitabında  topladı. Roman ve tiyatro türlerinde de eser veren Cevdet Kudret, okul kitapları ve edebiyat tarihimizle ilgili ciddi eserler yazdı.

6. ZİYA OSMAN SABA (1910 – 1957)
Grubun şiire en sadık şahsiyeti oldu. "Sebil ve Güvercinler", "Geçen Zaman", "Nefes Almak" adlı kitaplarında şiirlerini toplayan Ziya Osman Saba hikâyeler de yazmıştır. Özellikle ev içi şiirler yazdı ve kendisinden daha kabiliyetli bir başka şaire, Behçet Necatigil’e örnek oldu. Şair yalnızlık duygusunu ve hatıraları şiirlerinde başarıyla dile getirir. Heceyi, duraklarında değişiklik yapmadan kılınır. Serbest şiir örnekleri de vermiştir. Ziya Osman, bütün insanların mutlu olduğu ve herkesin hoşgörü içinde yaşadığı bir dünya özlemiyle yaşar. Bu yönüyle Yunus Emre ve Mevlana geleneğinin modern çağdaki sesidir.

7. KENAN HULUSİ KORAY (1906 – 1944)
İçlerindeki tek hikâye yazardır. Yaşadığı sürede beş hikâye kitabı yayınlamış, “Osmanoflar” romanı ve kısa hikâyelerinin birçoğu gazete sayfalarında kaybolup gitmiştir. Gazeteciliğinin de etkisiyle küçük hikâye tarzını benimseyen sanatçı, Cumhuriyet döneminde korku türünde örnekler veren ilk hikâyecidir. Önemli hikâyeleri: "Bir Yudum Su", "Osmanoflar", "Bahar Hikâyeleri", "Bir Otelde Yedi Kişi".